NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
عُمَرَ بْنِ
مَيْسَرَةَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادُ
بْنُ زَيْدٍ حَدَّثَنَا
سَلْمٌ
الْعَلَوِيُّ
عَنْ أَنَسِ
بْنِ مَالِكٍ
أَنَّ
رَجُلًا
دَخَلَ عَلَى
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَعَلَيْهِ
أَثَرُ
صُفْرَةٍ وَكَانَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ قَلَّمَا
يُوَاجِهُ
رَجُلًا فِي
وَجْهِهِ بِشَيْءٍ
يَكْرَهُهُ
فَلَمَّا
خَرَجَ قَالَ لَوْ
أَمَرْتُمْ
هَذَا أَنْ
يَغْسِلَ
هَذَا عَنْهُ
Enes b. Malik (r.a)'den;
şöyle dediği rivayet edilmiştir;
Bir adam üzerinde (za'ferân)
sarılığı (nın) izi olduğu halde Rasûlullah (s.a.v.)'in yanına girdi. Rasûlllah
Efendimiz, yüzünde hoşlanmadığı bir şey bulunan bir adama çok az yönünü
dönerdi. Adam çıkınca "keşke ona şunu (boyayı) yıkamayı
emretseydiniz." buyurdu.
İzah:
Ahmed b. Hanbel III,
154.
İsnâddaki Selm el-Alevî
hakkında hayli konuşulmuştur. Bunların özeti şudur:
İbn Maîn'den onun zayıf
olduğu rivayet edilmiştir. Buharı, " Şube onun zayıf olduğunu
söylemiştir" der. Şube: "Salim El-Alevî hilali herkesten iki gün
önce görürdü hadisi münkerdir. Sîka Râvîlere muvafık olduğunda bile hadisi
delil olmazdı., yalnız kaldığında ne olur?" der.Ebû Davûd:
"Bu yıldızlara
bakan Alevî değildir. Adiy b. Ertabe'nin yanında hilali gördüğüne şahitlik etti
ama Adiy onun şahitliğini kâfî görmedi. Sünen'de Onun bir tek hadisi var"
demiştir.
Sâci : "Onda bir
zayıflık var" demiştir. İbn Şâhîn ise onu sîka râvîler arasında
zikretmiştir. Yahya b. Maîn'ı, Şûbe'nin dedikleri nakledilmiş o da: "Onda
beis yok görüşü keskindi, hilâli herkesten evvel görürdü. Bir seferinde de
hilâli tekbaşma gördü, başka birisi görmemişti. Tek olduğu içinde Adiy
şahitliğini kabul etmedi" demiştir.
îbn Adiy de onun
hakkında şunları söylemektedir. "El - Alevi, Ali b. Ebi Talib'in
evlâdından değildir. Ancak Basra'da Ali evlâdından bir grup vardı. Bu şahıs da
o gruba nisbet edildi."
Görüldüğü gibi Selm
el-Alevî'nin lehinde konuşanlar olmakla birlikte, aleyhinde epey lâf
edilmiştir. Onun için hadisini kabulde temkinli olmak gerekir.
Bu bab'da geçen
hadislerin tümünde erkeklerin za'ferân sürünmelerinin caiz olmadığı
görülmektedir. Gerçi Buhâri ve Müslim'de, Abdurrah-man b. Avf'ın üzerinde
za'ferân'ın eseri olduğu halde, Hz. Nebi'in yanma geldiği ve Efendimiz'in
kendisini nehyetmediğini bildiren bir hadis vardır. Ama za'ferân'ın erkek için
caiz olmadığına delâlet eden hadisler karşısında istidlale elverişli
bulunmamıştır. Alimler bu hadisi karşı mânâdaki hadislerle uyuşturmak için
birçok görüş beyân etmişlerdir. Bunlardan birisi; Abdurrahman (r.a)'ın
üzerindeki za'ferân eserinin yeni evlendiği hanımından bulaşmış olmasıdır.
Müctehid imamlardan
erkeklerin za'ferân ve halûk sürünmelerinin caiz olduğu tarzında bir nakil
göremedik, ancak imamlar, tartışılan za'ferân sürünmenin, elbisede mi, vücutta
mı yoksa her ikisinde mi olduğunda ihtilaf etmişlerdir.
İmam Ebû Hanîfe, İmam
Şafiî ve tabiilerine göre erkeklerin hem bedenlerinde hem de elbiselerinde
za'ferân kullanmaları haramdır. Bu bab-da geçen hadislerin mutlak oluşu bu
görüşe delildir.
Malikîler'e göre ise
haram olan, za'ferânın bedende kullanılmasıdır. Elbisede değil. Bunların delili
de 4178 numarada geçen "Allah bedeninde halûktan eser bulunan bir adamın
namazını kabul etmez" mânâsındaki hadistir. Çünkü bu hadisin mevhumu
tehdidin bedenin dışındaki kısımlara şâmil olmayışına delâlet etmektedir.